yakından takip etmek - Turco Inglés Diccionario

yakından takip etmek

Significados de "yakından takip etmek" en diccionario inglés turco : 16 resultado(s)

Turco Inglés
General
yakından takip etmek follow closely v.
The developments in this case are also being followed closely by the Commission Delegation in Abuja.
Bu davadaki gelişmeler Abuja'daki Komisyon Delegasyonu tarafından da yakından takip edilmektedir.

More Sentences
Phrasals
yakından takip etmek follow up v.
The situation will need to be followed up very closely, and I will be happy to keep Parliament informed of developments.
Durumun çok yakından takip edilmesi gerekecek ve Parlamentoyu gelişmelerden haberdar etmekten mutluluk duyacağım.

More Sentences
General
yakından takip etmek tailgate v.
yakından takip etmek underfollow v.
yakından takip etmek hew v.
yakından takip etmek consecute v.
yakından takip etmek subsecute v.
Phrasals
yakından takip etmek file with v.
yakından takip etmek nurse along v.
Colloquial
yakından takip etmek keep tabs on v.
Idioms
yakından takip etmek be at the heels of v.
yakından takip etmek tread upon one's heels v.
yakından takip etmek tread upon the heels of v.
yakından takip etmek be at the heels of v.
yakından takip etmek be on the heels of v.
yakından takip etmek be at somebody's heels v.

Significados de "yakından takip etmek" con otros términos en diccionario inglés turco: 24 resultado(s)

Turco Inglés
General
öndeki arabayı yakından takip etmek tailgate v.
Phrasals
yakından izlemek/takip etmek stand over v.
(bir şeyi) yakından takip etmek stay up on (something v.
(bir şeyi) yakından takip etmek keep across (something) v.
Idioms
(birini ya da bir şeyi) yakından takip etmek keep (close) watch for (someone or something) v.
(birini veya bir şeyi) yakından takip etmek keep close tabs on (someone or something) v.
gelişmeleri yakından takip etmek stay abreast of (someone or something) v.
bir şeyi yakından takip etmek be in hot pursuit of something v.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek keep a beady eye on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek keep one's beady eye on (someone or something) v.
(birini) yakından takip etmek tread on (one's) heels v.
birini yakından takip etmek tread on somebody’s heels v.
(bir şeyi) yakından takip etmek keep astride of (something) v.
(bir şeydeki) gelişmeleri yakından takip etmek keep astride of (something) v.
(birini) yakından takip etmek be breathing down (one's) neck v.
birini yakından takip etmek be breathing down someone's neck v.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek keep (a) close watch on (someone or something) v.
yakından izlemek/takip etmek keep (close) watch v.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek keep (close) watch over (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek keep a close eye on (someone or something) v.
birini/bir şeyi yakından izlemek/takip etmek keep a close eye/watch on somebody/something v.
bir şeyi yakından takip etmek keep abreast of something v.
(bir şeyi) sıkı/yakından takip etmek stay on top of (someone or something) v.
Sport
yarattığı düşük hava basıncından yararlanmak için başka yarışçıyı yakından takip etmek draft v.